Pek çok uyarı yazıları okuruz DİKKAT diye. Ölüm tehlikesi, tehlikelerin en büyüğü bilinir. Lakin bu bahsettiğim tehlike ölüm tehlikesinden çok daha büyük bir tehlikedir. “Allah’ım İMANLA ölmeyi nasip et” duasındaki İMANLA ölüp ölmeme tehlikesidir en büyük tehlike ve bunun adına ŞİRK VE İNKÂR yani KÜFÜR diyoruz. İmanlı yaşayabilmek ve imanla ölebilmek için de, inkâr ve şirke dikkat etmek Müslümanın en önemli görevidir.

İslâm Dininin sınırlarından içeri girmek için; Kelime-i Şahadet cümlesini getirmek gerekir. Bu sınırların içine girdikten sonra bu sınırlar içinde kalabilmek gerekir ki bunun için de inkâr ve şirke düşmemek şarttır. İşte bu sebepten dolayıdır ki, yazdığım ve konuştuğum tüm ortamlarda Kur’anın anlamını okumayı tavsiye ettim. Çünkü Kur’anda neyin olup, neyin olmadığını anlamını okuyup incelemedikten sonra kimse bilemez. Falanca âlimin, filanca kişinin yazdığı kitapları okumak, Kur’an okumak ve Kur’anı anlamakla aynı şey değildir.

Peygamberimiz S.A.V bir hadisinde “Şirkten sakınınız. Şirk, karıncanın ayak sesinden daha gizlidir.” Buyurur. Onun için doğru bildiğimiz şeylerin doğru olup olmadığına Kur’an ölçeğinden bakmak lazımdır. Yine bir hadisi Şerifte Peygamberimiz S.A.V şöyle buyurur: ” Öyle bir zaman gelir ki, kişinin imanı gider de haberi olmaz. Halbuki ondan, gömleğin çıktığı gibi, iman çıkmış olur. “  İşte bu sebepten dolayı Müslüman kalabilmek için azami dikkat etmelidir her Müslüman.

Nisa Suresi 48. Ayette Rabbimiz C.C. : “Allah kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz; bundan başkasını dilediği kimse hakkında bağışlar. Allah’a ortak koşan kimse büyük bir günah işleyerek iftira etmiş olur.” Buyurur. Oysa şirkle ve küfürle burun buruna yaşıyor günümüz Müslümanları.

Küfür yani İnkâr; Küfr-ü İnadî ve Küfr-ü Cehlî olmak üzere iki kısımda ele alınıyor. Birisi inadından dolayı küfre girmek, diğeri cehaletinden dolayı küfre girmektir. Kırmızı ışık dinlemem diyene bir araç çarptığı zaman nasıl ölürse, kırmızı ışığı görmeden geçen, dalgınlıktan dolayı geçen insana araç çarpınca da ölür. Ben kırmızı ışığın olduğunu görmedim deme gibi bir lüksü yoktur. Yani inadından dolayı inkâr eden de dinden çıkar, ayetin ayet olduğunu bilmeden inkâr eden de dinden çıkar.  Onun için Kur’an anlayarak okunmalıdır, incelenmelidir.

Faiz yiyen, veren ve alan günah işler ama, bu zamanda faiz haram mı olur diyen dinden çıkar.

Başını örtmeyen yani tesettüre uymayan günah işler ve tevbe kapısı açıktır ama, bu zamanda başını örtmek olmaz ki diyen dinden çıkar.

Kur’anın hükümlerini uygulamayan günaha girer ve tevbe kapısı açıktır ama, “BU ZAMANDA KUR’ANLA HÜKÜM VERİLEMEZ.” Diyen dinden çıkar.

Peygamberimizin ifade ettiği gibi iman ile küfrün arası zar gibidir. Eğer insan ayetlerin anlamlarını bilmezse anında dinden çıkar. Komşusunun veya kardeşinin evine girerken izin almadan ve selam vermeden girmek günahtır ama, “ Ben arkadaşımın, kardeşimin ve komşumun evine girerken de mi izin alacağım” diyen dinden çıkar çünkü Nur Suresi 47. Ayetinde Rabbimiz: “Ey iman edenler! Kendinizi tanıtıp izin almadan ve içinde oturanlara selâm vermeden kendi evlerinizden başka evlere girmeyin. Sizin için daha iyi olanı budur; umulur ki düşünüp anlarsınız.” Buyurur.

Fatiha Suresinde ” Ancak sana ibadet eder ve ancak sana kulluk ederiz.” Deyip, Zümer Suresi 44. Ayetinde ifade edilen “ Şefaatin tamamı Allah’a aittir.”  Ayetini inkar ederek; peygamber de şefaat eder, şehit de şefaat eder, akıl baliğ olmadan ölen sabi çocuklar da şefaat eder, hafızlar da şefaat eder diyerek Zümer Suresi 44. Ayeti inkar eden ve Allah’a ortaklar koşan insan da hem küfre girer ve hem de şirke girer. Onun için KUR’ANA VAKIF OLMAK GEREKİR.

Mübarek üç aylara girdiğimiz şu günlerde lütfen KUR’ANI ANLAM HATMİ YAPILSIN VE BİLMEDİĞİMİZ BİR DİNİ DEĞİL, BİLDİĞİMİZ DİNİ YAŞAYALIM DİYORUM VESSELAM…

Mustafa EROL