Asıl dururken; gölgeye mahkûm olmak veya bir başka tabirle, aslı unutup sahte kahramanlara itibar edip gerçeği görmemek neredeyse tüm insanların bir hastalığı veya özelliği haline geldi.

Cahit Zarifoğlu merhumun dediği gibi; “ Asıl marifet buluttaydı ama, herkes yağmura şiir yazdı. “ Asıl marifet mutfak personelinin olmasına rağmen,  herkes garsona teşekkür etmiyor mu?

Fuzuli’nin ifadesi ne güzeldir. “ Bende Mecnun’dan efzun aşıklık istidadı var. Aşık-ı sadık benim. Mecnun’un ancak adı var.” Sevdayı çeken asıl Fuzuli’dir, ama herkes aşık olarak Mecnun’u zanneder..

Maddelere, nesnelere yerçekimi kuvveti veren Allah’tır ama, kimsenin aklına Allah gelmez de, yerçekimi kuvvetini Newton buldu derler. Okullarda verilen derslerde Allah anlatılmaz adeta unutturulmak istenirce ve Newton anlatılır. Bunun adına da bilim derler.

Suya kaldırma kuvveti veren Allah’tır ama, herkes suyun kaldırma kuvvetini Arşimet buldu derler. . Okullarda verilen derslerde Allah anlatılmaz adeta unutturulmak istenirce ve Arşimet anlatılır. Bunun adına da bilim derler.

Mülkün, yerin ve göğün ve tüm âlemlerin Rabbi Allah’tır ama, mülkü kendisinin zannedip kendisine mal verilen mallar, kendilerine emanet edilen malları yani evleri ve dükkanları öyle kiraya verirler ki, kiracıların gelirleri kiraları karşılamaz. Asıl değil, gölgeler hükmeder hale gelmiştir adeta. Oysa yakında yaşanan depremde ev sahipleri ile kiracılar aynı tastan çorba içmenin ve hayatta kalmanın mücadelesini vermişlerdir ama pek çabuk unutulur ya da, ders alınmaz..

Allah Kur’anda “ Muhakkak ki biz insanı en güzel bir biçimde yarattık “ buyurur. Lakin bazı insanlar vardır ki, en güzel biçimde yaratılanın sadece kendisi olduğunu zanneder.

Malı insana Allah verir ve ilmi ise talep eden insana verir Allah. Oysa Allah’ın mal verip imtihana tabi tuttuğu insanlar mallara esir olurlar. Malın hükmettiği varlıklara dönüşürler. Oysa Allah’ın istediği bu insanların mala hükmetmesidir. Mala hükmeden insanlar Allah’ın kendilerine verdikleri malları ihtiyaç sahipleriyle paylaşmayı bilirler. Bu insanlar peygamber efendimizin “ Kolaylaştırın zorlaştırmayın. Müjdeleyin nefret ettirmeyin” hadisine uygun yaşarlar ve insanların hayatlarını kolaylaştırırlar ki işte bunlar güzel insanlardır. Oysa mala esir olan insanlar, insanların hayatlarını zorlaştırırlar ve kendilerini de adam sanırlar ki, garip olan da budur.

Sonuç olarak diyorum ki; çevremizde ve ülkemizde insanları değerlendirme konusunda, bir insana cebindeki paraya veya sahip olduğu mala göre değer veren;

İnsan , parti, dernek, tarikat, cemaat, batıldır. İnsana insan olduğu için değer veren ise hak yol üzeredir çünkü asıl olan bu, diğerleri gölgedir vesselam.

Mustafa EROL