“Merhaba asker!

Merhaba beyim!”

Yıl 1911!

Selanik!

Kolağası Mustafa Kemal, III. Orduya bağlı V. Kolordunun Kurmay heyetinde görevli.

Bütün mesaisini askerin eğitimine veriyor. Karlı, soğuk günlerde harita üzerinde, günlük güneşlik günlerde arazide harp oyunları düzenliyor ve idare ediyor.

Genç kolağasının azmi ve çalışkanlığı, III. Ordu yüksek rütbeli subaylar arasında takdirle karşılanırken her geçen gün tüm subaylar nezdinde itibarı da artıyor.

...

38. Piyade Alay Kumandanı Albay Saadettin gözlerinden rahatsız olduğu için uzun süreli bir izin almıştır.

Albay Saadettin Beyin vekâletini kime bırakacağı üst rütbeli subaylar arasında merakla beklenmektedir.

O gün, kolordunun günlük emrinde; “V. Kolordudan Kurmay Kolağası Mustafa Kemal’in, 38. Piyade Alay kumandanlığına vekâleten tayin edildiği,” yazılıdır.

Tüm subaylar şaşkın!

Çünkü dört taburdan oluşan bir alayın kumandanlığını, ancak bir albay yapabilir, oysa Mustafa Kemal henüz kolağası!

Kolorduda üst rütbede birçok subay varken alay kumandanlığının bir kolağasına verilmesi?

38. Piyade Alay kumandanlığına Kolağası Mustafa Kemal’in vekâlet edeceği haberi kısa zamanda III. Ordu subayları arasında da duyuldu ve hayretle karşılandı.

Tüm subaylardaki hayret ve şaşkınlık ifadelerinin yerini bir süre sonra merak aldı.

Hem de ne merak?

Kolağası Mustafa Kemal, rütbesinin çok üzerindeki bu görevin altından nasıl kalkacak?

...

Ertesi gün, 38. Piyade Alay kumandalığı devir-teslim töreni yapılacak.

Alay, kışla meydanında teftiş vaziyeti almış.

Genç Kolağası Mustafa Kemal, vekâletini alacağı 38. Piyade Alayı devir-teslim törenine kır bir at üzerinde geldi.

Yakışıklı, sarışın, gür-dik bıyıklı, keskin bakışlı genç Kurmay Kolağası Mustafa Kemal, vurduğu küçük mahmuz darbeleriyle küheylanı tümden keyiflendiriyor, uzun yeleli, saçak kuyruklu kır at, onun altında sanki yürümüyor gösteri yapıyor.

Onu seyreden askerler, subaylar; “Maşallahlar, nazar değmesinler,” çekiyor.

Atın üstünde, koca bir alanı dolduran alayın çevresini dolaşan Mustafa Kemal, sonunda geldi ve askerlerin önünde durdu.

Atından iner inmez, emir eri kır atı aldığı gibi tören alanından kaçırdı.

Önce çakı gibi çavuşlar, bölük kumandanlarına takımlarının tekmilini vermeye başladı.

Meydan, çavuşların gür sesiyle inledi.

Bölük kumandanları, aldıkları tekmili tabur kumandanlarına verdiler.

Tüm tekmiller, en kıdemli tabur kumandanında birleşti.

En kıdemli tabur kumandanından; asker, çavuş, subay sayısını tekmil bilgisi olarak alan Mustafa Kemal, alaydaki tüm askerleri önce göz ucuyla taradı. 

38. Piyade Alayında dört tabur vardı ve aşağı yukarı bin altı yüz Mehmetçik alanı doldurmuştu.

Kurmay Kolağası Mustafa Kemal, kılıcını çekti ve 38. Alayı selâmladı:

– Merhaba asker!

Koca meydanda, bu gür ses duyulmuştu;

Merhaba asker!

Tüm Mehmetçiklerle birlikte, çevreden töreni gıptayla izleyen subaylar da şaşkınlar.

Ordu geleneğine göre bir kumandan; birliğini selâmlarken; “Selâmünaleyküm asker.” derdi.

Şimdi bu; “Merhaba asker” de nereden çıkmıştı?

38. Piyade Alayının Mehmetçikleri, bu beklenmedik selâmlama karşısında ne cevap vereceklerini bilemediler.

Kısa süren bir sessizlikten sonra, İstanbullu bir asker bağırdı:

– Merhaba beyim!

Mustafa Kemal’in kumandanlığına vekâlet ettiği 38. Piyade Alayını; “Merhaba asker.” diyerek selâmlaması, subaylar arasında bomba tesiri yapmıştı.

Orduda ilk defa bir kumandandan “Merhaba asker” diyerek selam alıyordu.

38. Piyade Alayı, Mustafa Kemal’in titiz çalışmaları sayesinde kısa zamanda örnek bir alay olurken, onun  “Merhaba asker” selamı orduda gelenek halini aldı.

...

Nurten Arslan- Bir Kahraman Doğuyor