"Biraz fasulye ve biraz pilav alarak bakır bir tepsiye koyar. Ayrıca tepsinin içine domates, salatalık ve bir kaç tane kayısı ekler....  Tepsiyi torununa verip komşu yaşlı kişiye götürmesini ister...
Tepsi elinde dışarı çıkarken babası:
"Nereye gidiyorsun kızım?" der.
"Ninem bunları komşumuz yaşlı dedeye götürmemi söyledi" diye cevap verir.
Bunun üzerine baba:
"Mutfaktan bir kaç tabak daha getir. Her bir şeyi ayrı ayrı tabağa koy ve tepsiyi güzelce düzenle. Yanlarına kaşık, bıçak ve bir bardak su da koy, öyle götür" der.
Kız, babasının dediklerinin hepsini yapar ve hazırladığı tepsiyi dedeye götürür.
Dönünce babasına neden böyle yapmasını istediğini sorar.
Baba:
Yavrum!
"Yemek ikram etmek;
 'Mal' sadakasıdır.
Düzgün vermek ise;
'Gönül' sadakasıdır.
Birincisi  karnı doyurur.
İkincisi ise gönlü doyurur.
Birincisi;
Dedeye, bu ÅŸekildeki vermen, dilenci hissini verir.
Ä°kincisi ise;
Bir dost, iyi bir insan olduÄŸu hissini verir" diye cevap verir ve devam eder:
Kızım!
"Maldan vermek ile gönülden vermek arasında büyük fark vardır.
Gönülden yapılan iyiliğin hem Allah katında hem de insanlar yanında değeri daha büyüktür." dedikten sonra biraz durur.
Sonra kızının gözlerinin içine bakarak sözlerini şöyle tamamlar:
"Bak yavrucuÄŸum!
Yapacağımız ikramlar, sevgi ve iyilikle birlikte olsun. Sakın aşağılayıcı ve küçük düşürücü olmasın!...
 alıntı