Bugun...



İYİ PARTİ ISPARTA MİLLETVEKİLİ DR. AYLİN CESUR’UN 1 KASIM SÜLEYMAN DEMİREL’İ ANMA MESAJI..

Demirel; demokrasi ve kalkınmanın kahramanıdır ve yaptığı her dönemde, siyasetin de tartışmasız lideri ve duayenidir. Her yıl Adını Taşıyan Üniversitede, Doğum Gününde, bir yönüyle Cumhurbaşkanı’mızın anılıyor olması ama daha önemlisi, bir ömre değil, bin ömre sığacak kadar çok hizmetlerle ve eserlerle dolu ömrünü, neye adadığının yeni nesillere anlatılıyor olması, sadece Isparta’mızda yaşatan gençler için değil, ülkemiz için önemlidir. Ve mezarı başında aynı gün onu sevenlerle dualar okunuyor olması da vefa örneğidir.

facebook-paylas
Tarih: 02-11-2022 11:21

İYİ PARTİ ISPARTA MİLLETVEKİLİ DR. AYLİN CESUR’UN 1 KASIM SÜLEYMAN DEMİREL’İ ANMA MESAJI..

Süleyman Demirel, 1 Kasım 1924’de İslamköy’de doğdu. Doğum Günlerinde kendisini binlerce arayan ve Güniz Sokağa ziyarete gelen olurdu. Bu ziyaretçilerin başında dava arkadaşları vardı. Aslında mesele doğum günü kutlamak değildi. Cumhuriyetle yaşıt bir dev adamın, bu ülkenin insanına adadığı ömrünün nasıl geçtiğine tanıklık eden dostları ile büyük bir sevinçle kutladıkları, aslında son bir yılın muhasebesinin yapılmasıydı. Kendisinin her sene siyaset arkadaşlarına yaptığı teşekkür konuşmasında üzerini vurguladığı bir şey vardı: “Kırk yıl boyunca ülkenin bütçesini kullandıkları halde tek bir kör kuruşun hesabı kendilerine sorulamamıştı, bu muhasebeden hep alınlarının akıyla çıkmışlardı. Tek bir damla kanın da kendilerine hesabı sorulacak bir zemine neden olmamışlardı.” Aldığı son nefesine hizmetle geçecek ömrünün yeni yaşında yaptıkları muhasebe de, aslında Cumhuriyetle yaşıttı. 

 

Demirel’in hikayesi, sadece İslamköy’den Çankaya’ya giden bir uzun ince yolun hikayesi değildi çünkü. Bu hikaye aynı zamanda, Cumhuriyet’in kalkınma, medenileşme mücadelesinin ve Türk Milleti’nin benlik arayışının hikayesi idi.  

 

Sayın Cumhurbaşkanı’mız, İslamköy'deki baba evini  gezdirirken, başımızı eğerek girdiğimiz kerpiç odaya bir göz gezdirdikten sonra şöyle demişti:

"İşte ben, bu odada kardeşlerimle yaşadım. Elektrik yoktu. Gaz lambasıyla okur-yazardık. Köy okulunu bitirdim. Ortaokul yoktu. Ortaokula gitmek için her sabah kilometrelerce yürür, kasabaya giderdik. Sonra Afyon Lisesi. Eğer bana Cumhuriyet nedir, diye sorarsınız, size cevabım şudur: Cumhuriyet benim işte! İslamköy'den çıkmış bir köylü çocuğunu cumhurbaşkanı yapan, Cumhuriyet'tir. Cumhuriyet budur. Bunu Büyük Atatürk'e borçluyuz."

 

1 Kasım 1924.  Bu, Cumhuriyetin ilanından tam 1 yıl sonradır. Sayın Cumhurbaşkanı’mız Doğum Gününü, Cumhuriyet Haftasına denk geldiği için çok severdi. Çocukluğu, Cumhuriyet’in zor yıllarında geçmişti. Yanmış yıkılmış bir Anadolu’nun köyünde. Gençlik yılları şehirde geçmişti ancak yazları köyünde olur, babası ve kardeşleriyle toprakta çalışırdı. Böylece Cumhuriyet’in sağladığı muazzam değişime, hem köyde hem şehirde tanıklık etti. Kendisini siyasete iten de Türk köylüsünün ve halkının o dönemdeki yoksulluğu ve çaresizliği idi. Savaş kazanılmış ve bağımsızlık elde edilmişti ama halk perişandı. Memleketin büyük bölümünde içecek su yakacak ışık yoktu. Meslek seçimi, milyonları çatlamış toprakla mavi gökyüzü arasında sıkışmış kaderinden kurtarma kavgasına katkıda bulunma amacıyla oldu.  Şevket Süreyya’nın deyişiyle “suyu arayan adam” oldu. Ömrünü suya adadı ve bugün dünyada nam salan dev eserlere imza attı. 

 

20. Yüzyılın tarihe yön veren çok önemli olaylarından biri Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasıdır. 

Demirel’e göre; Türkiye Cumhuriyeti Devleti, çağdaşlığa ve uygarlığa açılan bir kapı idi ve yepyeni bir yönetim biçimine ve çağdaş ilkelere dayanan modern bir millî devlettir.

 

Büyük Atatürk'ün eseri, bir büyük hukuk devrimi olan Cumhuriyet, 20. yüzyılın en başarılı toplumsal ve siyasal değişim projesidir. Cumhuriyet sayesinde Türkiye evrensel hukuk prensipleriyle buluşmuştur.

Cumhuriyetin getirdiği çağdaş açılımlarla Türk insanının ufku genişlemiş, ekonomik, sosyal ve siyasal hayatımız yeni bir dinamizm kazanmıştır.
Cumhuriyet, Türkiye için sadece bir yönetim şekli değil, aynı zamanda tarihimizin en kapsamlı çağdaşlaşma hamlesidir. Cumhuriyet, Türk milletinin uygar toplumlar arasına girmesini sağlamıştır.

Cumhuriyeti ayakta tutan yegâne kuvvet milletin kendisidir. Türk milleti, Cumhuriyeti benimsemiştir ve Cumhuriyetten memnundur.


Bu ülkede yaşayan herkes hürdür, herkes birinci sınıf vatandaştır; temel hak ve özgürlükler kanunlarla çerçevesi çizilen bir sistem içerisinde özgürce kullanılabilmektedir. Herkes, aynı geçmişi ve ortak bir geleceği paylaşmaktadır. Herkes, tasada, kederde ve sevinçte ortaktır. 


Devlet halkın devletidir, üstün irade ve her türlü yönetim yetkisinin kaynağı millet iradesidir. "Egemenlik, kayıtsız, şartsız milletindir" ilkesi, devletin ve rejimin temelini oluşturmaktadır.

 

Büyük Atatürk önderliğindeki kadın-erkek, genç-yaşlı tüm halkımızın kahramanlıklarıyla yazılmış bir destan olan Cumhuriyet, kısa zamanda bizi yeniden bölgemizin en güçlü devleti hâline getirmiştir. 

 

Bu yıl 99. yılı kutlanan Cumhuriyet’in 50 senesinde Süleyman Demirel vardır. 10 sene yüksek idarecilik, 12 sene Başbakanlık, 21 sene muhalefet liderliği, 7 sene Cumhurbaşkanı olarak geçen bir 50 sene.  

Türkiye,  Demirel’in Cumhurbaşkanlığı görevini tamamladığı 2000 yılında, her alanda dev atılımlar gerçekleştirmiş bir dünya devletidir. 

 

Türkiye, Cumhuriyet tarihi boyunca hızlı bir kalkınma gerçekleştirmiş ve bu 76 yılda, bir tarım toplumundan; sanayileşmiş, demokratik bir kent toplumu hâline gelmeyi başarmıştır. Hür seçim, hür parlamento, hür basın, hür yargı, hür üniversite, hür sendika, hür inanç, hür vicdan, hür zihin, hür meydan, hür sokak, hür sivil toplum, çağdaş Türkiye'nin görüntüsüdür ve 50 sene Demirel bunun peşinden koşmuştur.

 

2000'li yıllara girerken; her alanda büyümüş, gelişmiş ve uygarlığı yakalamış bir Türkiye vardır. Anadolu, tarihinin en mamur ve müreffeh dönemini Cumhuriyetten sonra yaşamıştır. Sağlık hizmetleri, yol, su, elektrik, telefon ülkenin her köşesine Demirel’in başında bulunduğu dönemlerde halka ulaştırılmıştır. Okul, öğretmen, televizyon, ülkenin her köşesine gitmiştir. Velhasıl ülkenin her köşesi ve kişisi, medenî hizmetlerin tümüne kavuşmuştur.

 

Türk ekonomisinin bugün ulaştığı nokta, başarılarla doludur. Unutulmaması gerekir ki, Türk ekonomisi demokratik Cumhuriyet sayesinde bugün rekabet gücü yüksek bir yapıya kavuşturulmuştur.
İhracatının yüzde 90'ı sanayi mamulüdür. Önemli kaynaklara sahiptir. Dünyada önemli pazarlara girmiştir. Genç ve dinamik bir girişimci gücüne, büyük bir turizm potansiyeline sahiptir.

 

Türkiye’nin G-20 grubuna üye olarak davet edilmesi, bugün bu 20’nin dışında kalacak bir kötü ekonomi ile sıkıntıya düşse de bu geçicidir, sandıkla düzelecektir, dünya ekonomisiyle bütünleşmiş Türk ekonomisinin Cumhuriyetle birlikte kazandığı gücün, önemli bir göstergesidir.

Tüm bu gelişmeler, milletlerin tarihi içinde uzun sayılmayacak bir zaman diliminde ve sorunlarla dolu güç bir coğrafyada gerçekleştirilmiş büyük başarılardır. Ve hizmetle geçen ömrünün 50 senesinde ve son nefesine kadar Süleyman Demirel “Kalkınmış,  Demokrat Büyük Türkiye” hedeflemiştir. Süleyman Demirel’in öyküsü, Cumhuriyet’in öyküsüdür. Başarılarla ve mücadeleyle doludur. Benim de tanıklık ettiğim doğum günlerinde bu mücadelenin muhasebesi yapılmıştır.

 

Pek çok ülke gibi Türkiye'nin de önemli sorunları bulunmaktadır.

Hiçbir zaman sorunlarımızı küçümsemiyoruz. Kendisinin her fırsatta belirttiği gibi yorgunluğa, bıkkınlığa, karamsarlığa gerek yoktur. Şevkimiz, kararlılığımız, kendimize güvenimiz yetecektir.
Türkiye, neye sahip olduğunun değerini iyi bilmeli ve sorunlar ne kadar büyük ve ciddî de olsa, devletten, rejimden, kendisinden güvensizliğe düşmeden, sorunlarını demokratik zeminlerde çözmenin yollarını aramalıdır. 

 

Türkiye, demokrasi ve insan hakları idealine ve prensiplerine içtenlikle bağlıdır. Bu, kimseyi memnun etmek için değil, kendi vatandaşlarını mutlu etmek içindir. Türkiye birliğini, dirliğini, beraberliğini muhafaza edecektir.

 

Türkiye, dünya ile kucaklaşabilecek şekilde ekonomisini geliştirmeli ve teknolojinin gerisinde kalmamalıdır. 

Atatürk'ün eseri olan Türkiye'de güçlü bir toplumsal irade mevcuttur. 

Süleyman Demirel’in hep vurguladığı gibi, “Türkiye, kalkınmasını sürdürebilmeli; demokrasi ve kalkınma bayrağını hiçbir zaman elinden bırakmamalıdır.”  

 

Onun ideali; manevî ve maddî bakımdan güçlü, yücelmiş, halkı mutlu Türkiye! Böyle bir Türkiye hedefine ulaşmak için herkese görev düşmektedir. En çok da gençlere güvenmiştir.

 

Türk insanı, Cumhuriyeti kuranlara ve O'nu yüceltenlere minnet ve şükran duymaktadır. Bugün maalesef Cumhıriyet ve devrimlerine dil uzatılmaktadır ama bu da bizim milletçe cevap vereceğimiz ve karşılığı olmayan beyanlardan öte geçmeyecek bir durumdur. 

Türk insanı bugünlere nasıl geldiğini unutmayacak ve şanlı geçmişini koruyarak aydınlık geleceğine sımsıkı sarılmaya devam edecektir. Türkiye Cumhuriyeti, önünde uzanan aydınlık yolda, emin adımlarla ilerlemeye devam edecektir. 

 

Sayın Cumhurbaşkanım; bu kürsüde hep vurguladığınız gibi:

“Kendimize güveneceğiz. Demokrasimize güveneceğiz ve sadakatle bağlı kalacağız. Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyete sadakatle bağlı kalacağız. Türkiye’nin Birliği’ni milleti ve toprağı ile muhafaza edeceğiz. İnsan haklarından, demokrasiden ve uygar dünyadan kopmayacağız.”

 

Bu duygu ve düşüncelerle, Cumhuriyet Haftasında Cumhuriyet tarihimizde adını bir efsane olarak tarihe yazdıran Türkiye Cumhuriyeti’nin 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in Doğum gününde, kendisini Rahmet ve şükranla anıyor, Aziz Hatırası önünde ihtiramla eğiliyor ve Onun gittiği yolda, Atatürk’ün izinde olduğumuzu vurguluyor, herkesin Cumhuriyet Bayramı’nı da yeniden kutluyorum..

merhabaşelale.com

mustafakutun




Bu haber 207 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER SİYASET Haberleri

ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
YAZARLAR
GAZETEMİZ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI