İSTEMEDEN DE OLSA…
Sevgili Atamızın yol göstericiliğine/mürşidine her zamankinden daha çok gereksinim duyduğumuz şu sancılı günlerde, hiçbirimizin Atatürkçü olamadığının ileri sürülmesinin; istemeden/sehven de olsa Atatürkçülerin töhmet altında bırakılmasına neden olması bir yana, Atatürk'ün düşünce ve devrimlerini inançla savundukları için Cumhuriyet düşmanı hainlerce katledilen onca devrim şehitlerimize ve halen Atatürk’ün yolundan sapan karayobaz cahillere karşı mücadelesini inanç ve kararlılıkla sürdüren yurtsever aydınlarımıza, hatta bunu ortaya atanların da kendilerine karşı yaptıkları bir haksızlık olmuştur.
ATATÜRKÇÜLER TÜKENMEZ
Oysa Atatürkçü olmak, sadece onu anlamak ve gereğini yapmak demektir. Kimsenin Atatürk gibi davranması beklenemeyeceği gibi Atatürkçülüğü de sorgulanamaz. Atatürkçülerin de Suret-i Haktan yana olmak isterken, haksızlık yapmaktan özenle kaçınmaları gerekir. Bunun yolu da kimin daha çok Atatürkçü olduğunu ya da olamadığını anlatmaktan değil; Atatürkçü olduğunu söyleyen herkesi yanına alıp onun ülküsünü, ilke ve devrimlerini yaşatmak için el ele vererek hep birlikte haksızlığa ve zulme karşı, her koşulda mücadele etmekten geçer.
Burada yeri gelmişken, Atatürk’e ve onun heykellerine saldırarak, çamur atarak, katlederek Atatürkçüleri yıldırıp tüketeceklerini sanan Emperyalist devletlerin yardakçısı hainlere de şunu anımsatmak isteriz ki sahrada kum tanesi tükense de şehitlerimizin kanlarıyla sulanan Türk yurdu Anadolu'da Atatürkçüler tükenmez, tüketmeye de kimsenin gücü yetmez.
SORUNUMUZ VE ÇÖZÜMÜ
Sonuç olarak, bugün Türk toplumunun Atatürkçülükle de Atatürkçülerle de bir sorunu yoktur. Ancak Emperyalist devletlerin yörüngesinde ve onların sinsi ve çirkin emellerine hizmet eden, onulmaz bir yara gibi yüreğimizi sızlatan, Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı bir iktidarın; ne yazıktır ki yaklaşık Yirmi yıldan beri yönetimde bulunması başat sorunumuz yaramızdır ama, bu sorun da toplumu örgütleyecek bir liderin ortaya çıkması ile tez zamanda aşılacaktır elbet.
Bunun nasıl olacağını merak edenler için de hemen belirtelim ki sevgili Atamızın daha önce söylediği ve doğruluğunu yine kendisinin yapıp kanıtladığı o ünlü sözünü anımsatmak isteriz:
"Kendi kişisel çıkarları için yabancılarla işbirliğine giren ve gücünü halktan almayan küçük bir azınlığın dışındaki tüm güçler; aralarındaki etnik, dinsel ve siyasal ayrılıkları erteleyerek, Ulusal Kurtuluş mücadelesi yolunda birleşmelidirler.”
Mustafa Kemal’e ve onun yoldaşı Atatürkçülere, Derin Saygılarımızla…
(*) Mustafa Kemal Atatürk’ün destansı yaşamının son On Sekiz yılına sığdırdığı öğreti ve devrimleri, Dünya bilim çevrelerince “Kemalizm” olarak anılmaktadır. Ancak onun amacı ideolojiler peşinde koşmak olmadığı için İzim’lere sıcak bakmadığı da bilindiğinden halkımızın ayni anlamda benimseyip yaygın olarak kullandığı Öztürkçe “Atatürkçülük” sözcüğünü -kimi Kemalistlerin çekincesi olsa da- tercih ettiğimizi belirtmekte fayda vardır..