“ Ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol.” Diye ne güzel demiş Mevlâna. Hayat felsefesi “ İYİ İNSAN OLMAK” olan bir kişinin hayata anlam kazandıran manifestosudur bu söz. Ciltler dolusu kitabın özetidir adeta... Ama yine de kısmen açmak gerekir diye düşünerek bu yazıyı yazıyorum.

Rengin grisini severim şahsen. Siyah ile beyazın karışımıdır. Siyah desen siyah değildir. Beyaz desen beyaz değildir. Bir de insanın grisi vardır ki bu tür insan hiç sevilecek bir insan değildir. Toplumda yalaka denilen insan türüdür. Ne siyahı vardır ne de beyazı. Yani ne doğrusu vardır ne de yanlışı. Gelene ağam, gidene paşam derler bu tür insanlar. Dolayısıyla güven de vermezler. Ama bu tür insanlar ne yazık ki işlerini bir şekilde yaptırırlar. Çünkü insanlar bu tür insanların şerrinden korkarak, başımdan bir an önce bir gitsin derler.

- Müslümana da rahmet okurlar, İslâm düşmanına da rahmet okurlar.

-  Peygamberin izinden giden ölmüş insanlara da merhum derler, Ebu Cehil’in izinden gidenlere de merhum derler.

- Bakarsın Hâkimiyet Allah’ındır derler, bir de bakarsın Hâkimiyet milletindir derler.

- Devleti sevdiğini söylerler ama; devlet zam yapınca veya ceza kesince devlete söverler.

- Milleti sevdiğini söylerler ama; devleti yıkmak isteyenlerle ittifak ederler ve bunun adına siyaset derler.

- Mesela benim Ecevit için hiç Merhum demedim. Seçilmiş bir milletvekili olan Merve Kavakçı’yı, sırf başı örtülü diye meclisten attıran bir insana merhum demenin başörtüsünü farz kılan Allah’a isyan olacağını düşündüm. Yani hem Erbakan’a merhum dersen ve hem de Ecevit’e merhum dersen ben de dam başında saksağan, vur beline kazmayı derim.

- Kısaca bir insan itikadında net olmalı. İtikadını ifade ettiği söyleminde net olmalı. Söylemini ortaya koyduğu eyleminde net olmalıdır vesselam…

Mustafa EROL