Bugun...


MAHMUT ÖZ

facebook-paylas
TURUNÇ ÇİÇEĞİ KOKUSUNU HİSSETTİN Mİ ?..
Tarih: 09-12-2022 14:34:00 Güncelleme: 09-12-2022 14:34:00


Alman arkadaşımın artık 20 yaşına gelmiş oğlunun, en az 20 defa geldiği Türkiye hakkında konuşurken,Türkiye bir Arap devleti veya Orta doğulu olduğu tezine, itirazım hiçbir sonuç vermedi.

Türkiye; Avrupa ile Asya arasında bulunan, yaklaşık 800 yıldır Avrupa’da toprağı bulunan bir ülkenin Avrupa’nın siyasi coğrafyasında olmasa bile coğrafi haritasında yeri olduğunu anlatmaya çalışırken, bana dedi ki; “Ben 5 yaşında Antalya Hava alanına indiğimde beni palmiyelerle dolu bir kent ve aşırı bir Afrika sıcağı karşıladı. O görüntüyü Mısır'da, Fas'ta, Tunus'ta Cezayir de hissettim. O gün bugündür senin anlattığın doğru bile olsa benim bilinç altım da Araplar la özdeşleşmiş palmiyeler kaldı ve artık ben Türkiye deyince Mısır'a gitmekten bir fark göremiyorum” dedi.

Uzun uzun düşündüm kabahat bizde mi, bu genç adamda mı idi. Tabi ki bitmek tükenmek bilmeyen, hiçbir güzelliği olmayan palmiyeleri dikme hastalığı olan bizlerdeydi.

Halbuki ilçeleri tanıtmakla görevli olan belediyeler ısrarla bize ait olmayan bu dikenleri dikmeye devam ediyorlar. Güneş ve denizden başka bir kültür bütünlüğünü bilmeyen, cehalet serdeden peyzajcılarımızın donattıkları bahçeler, kokusuz, renksiz, meyvesiz kültürsüzlüğümüzü ifşa ediyorlar.

Halbuki bize ait bir tururnç çiçeği ile büyüyen çocuğun koku ve estetik zevki gelişir.

Yasemine meftun olan bir çocuk sanata yatkın olur.

Kutsal metinlerde geçen, zeytini caddelerinde gören çocuk köklerinin binlerce yıllara dayandığını anlar.

Osmanlı; bir yeri yurt yapacağında önce bir meydan, içine de bir çeşme ve çınar ağacını mutlaka ekerdi.

Biz yaşlanan ağacı keserek tarihi yok ediyoruz.

Çeltikçi köyünde ki çınarların kaç yıllık olduğunu bilen var mı? Koruma altına almak için çırpınan veya düşünen yetkililer var mı? Çürüyüp yıkılmasını bekliyoruz, bir çoğu yıkıldı yok oldu.

Seydiler mezarlığında, türbe kenarında bulunan yüz yıllarca ayakta kalan "kuru ağacın" tarihini, Ninem;” Yaşını bilmem ama, ninem zamanında da kuru imiş" demişti.

Demek ki en az 200 yıllık olan bu ağacın yıkılışını seyrettiğimiz gibi .

Cadde ve sokaklarında turunç çiçeği kokusu duyulmayan, bahçelerinde yasemin kokusuna hasret bir Manavgat kaç milyon turist gelirse gelsin tanıtımdan yoksundur.

Zeytin ağaçları ile süslü parkları olmayan,onu ellerine alamayan bir turistin gezdiği parklar öksüzdür.

Parkın, kavşağın ortasında,asırlara direnen bir incir ağacına sahip olmayan kent, kökleri ile bağını koparmıştır.

Her yıl ithal edilen palmiyeler veya dış mekan bitkileri ile kaybettiğimiz sadece dövizimiz değil, yok olan köklerimiz,kültürümüz doğal hayatımızdır.

Hangi palmiye ağacına kuş yuva yapar, kanaryalar öter ki, bizim kültürümüzün değerli bir öğesi olsun.

Palmiye hastalığından kurtulmuş, cadde ve sokaklarımızı, evlerimizin bahçelerini yöresel bitkilerle donatmaya inanmış insanlara ihtiyacımız var.

Manavgat'ta son zamanlarda yapılan zeytin ağaçlı caddeler ve turunç kokulu sokakların daha da çoğalması temennimdir.

 



Bu yazı 3067 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
YAZARLAR
GAZETEMİZ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI