Arap düşmanlığı yapmak aklımızdan geçmez ama tarihimizi de bilelim.

1050 ler de,Fatımıleri koruyan, onları savunan yine bir Türk olan Arslan Besasiri idi.

Bağdatta da, sünni Abbasi halifesi Kaim Biillah vardı.

Arslan Besasiri,Bağdata geldi, halifeyi hapsetti, ve Bağdatta Şii ezanı, Fatimi Halifesi adına hutbe okuttu.

Sünni islamın halifeliği bitmişti.

Sultan Tuğrul bey,1052 de Bağdat'a girmek için Halifeden izin istedi. Halifenin veziri, Türklere düşman olan, Halifeyi de ortada bırakmak için, Fatimilerle  ile iş birliliği yapan Melik-ül Rahim, Bağdat’ın ileri gelenlerini teşvik ederek, Türklere karşı bir cephe oluşturdu. Çaresiz olan tutuklu olan Halife, Bağdat'a girmesine izin verdi. Türk ordusu Bağdat'a girdi,Şemmasiye kapısında karargahını kurdu.

Bağdat halkı, kendilerini Fatimilerden kurtaram Türk askerlerin mallarını yağmalamaya başladı. Sultanın sabrı taşana kadar, bekledi ama hücum emri verince bir çok insanı öldürdü ve bu hain veziri de tutukladı. Halifenin ricasına rağmen bırakmadı.13 ay Bağdat'ta kaldı.

Davut Beyin ( Çağrı) kızı ile Halife evlendirilmişti. Halife Türkleri köle ve çoban görüyor, asil Arap insanların Türklerle evlenmesine karşı idi.Bu Arap asabiyetinden dolayı, halife, Çağrı beyin kızını aşağılıyor,  çok kötü davranıyordu.

 Tuğrul bey halifenin bu kibrini yenmek için kızını da kendine zevci olarak istedi ve aldı.  Gelini Rey'e götürürken, Halifenin karısı Çağrı beyin kızını da yanına alarak döndü.

 Rivayete göre Tuğrul Beyi bu halife kızının beraberinde ki maiyeti tarafından zehirlenmiştir.

Türk her ne kadar Ümmeti Muhammedi severse de, Arap, sadece Arab-İ Ümmeti Muhammedi sever.

Türk 1000 yıldır aynı saflıkla, onlarla akraba olmak ister, onları korur, yurtlarından kaçanlarıda topraklarına alır, ama Arabın, Türke bakışı hiç değişmez.