Herkesin hayatında dün ve bugünle ilgili kıyaslamalar olmuştur. Genelde eskiye dair bazı şeyleri çok özleriz, anne babalarımız ise sadece gelenek denilen saygı kısmının dışında bugünün insanına imrenirler. Kolay değil tabi insanın kendi memleketinden, köylerinden şehirlere göç edip üstelikte yol haritaları bile olmadan ayrılması ama her şey ekmek parası kazanmak bir mesleğe sahip olmak için. Ve genelde herkes şehirdeki hemşerilerine güvenip yollara dökülmüştür. Ve gerçekten bugün Türkiye’de oluşan meslek grupları iyi incelendiğinde, insanlarda hemşericilik adına hep yakınlarını işe aldığı için o yörenin insanları genellikle aynı işle özdeşleşmişlerdir. Pastacıların genellikle Rizeli olması, garsonların büyük bir kısmının Sivaslı olması, kasapların çoğunun Erzincanlı olması ve tabiî ki Bolu Mengen denildiğinde de Osmanlıdan beri aşçılık mesleğinin diyarı olduğu bilinmesi. Ancak bu durum, o günün Türkiye’sinin resmiydi.

Bugün profesyonel yaşamda hiçbir şey bu kadar basit değil. Her şey daha zor hatır gönülden çok, kişinin eğitimi, kişisel özellikleri, mesleğe yatkın olup olmaması, dil bilmesi, vb gibi. İşte bugün dünyada ve Türkiye’de yıldızı parlayan ve çok ilgi gören mesleklerden biri aşçılık ve yönetici kadrosu olan aşçıbaşılık mesleğine gönül veren adaylar için gerekli kriterlerden bahsetmek istiyorum. Bu mesleğe hevesli olmak, temiz ve titiz olmak, yardımlaşmayı ve ekip çalışmasını ilke edinmek, iş bitmeden mesainin bitmeyeceğinin bilincinde olmak(ya da görev devretmek), fedakar olmak ve mutlaka alaylılığın  yanında bu işin eğitimini almak ve en az bir dili iyi derecede konuşabilir olmak, uluslar arası mutfakları araştırıp bilgisini artırmanın gerektiğinin bilincinde olmak, kendini geliştirmek için çalıştığı mekanların dışında diğer otel ve restoranları takip etmek, hiyerarşiyi iyi bilmek ve uygulamak, önce mesleğin sonra paranın geleceğini bilmek, olumlu ve iyimser olmak bir aşçının elinden çıkan yemeği ailesi yiyecekmiş gibi, bir güzellik uzmanı görecekmiş gibi yapması gerektiğini bilmek ve uygulamak, bir aşçı sanat yaptığının ve kendisinin de bir sanatçı olduğunun farkında olması gerektiğini bilmek, sosyal ilişkilerinin iyi olması, her zaman yeniliklere ve gelişmelere açık olmak, mesleğini söylerken gurur duymak,çünkü bu mesleğinin statü olduğunu bilmesi gerek,hafızasına güvenmemek her şeyi kayıt altına almak,risk yönetimini ve stresi kontrol edebilmek,işinin dışında sosyal faaliyetlere katılıp kendini geliştirmek, asla başarısız durumlarında teslim bayrağı çekmemek ve başarısızlıklarından da ders çıkarmak.

Bütün gençlere ve turizm camiasına başarılar diliyorum.