Bugun...



TAŞKALE VE YEŞİLDERE'YE YAZIK OLMUŞ...!

Taşkale’nin yerel insanlarının içini burkan Taşkale,sanki kaderine terk edilmiş,sahipsiz ve kimsesiz bir görünüm ile kahır mektubu gibi satırlar yazdırmakta .

facebook-paylas
Güncelleme: 24-11-2021 02:26:39 Tarih: 24-11-2021 02:17

TAŞKALE VE YEŞİLDERE'YE YAZIK OLMUŞ...!

Taşkale’nin özü,sözü bir sakinlerinden Semiha Bozkurt Oğuz’da bu duyarsızlığa isyan edenlerden birisi.Geçenlerde bu yöreye gezmeye gelen turistlerden birinin gördüklerini dillendirdiği bir yazı ile Yazık oldu Taşkale’me diye üzüntü içerisinde buralara sahip çıkılmasını beklemekte.

Taşkalenin kaderine terk edilmesiyle ilgili şu yazı herkese bir fikir verecektir sanırım…..

Sadece Taşkale, Yeşildere değil, gezdiğim, gördüğüm çoğu köy kaderine terk edilmiş gibi sahipsiz...

Hani bir söz vardır Karaman'da "Ele güne karşı" deriz. Buraları görünce "yazık" dedim... Ele karşı bir yüzümüz olsun.

Televizyon programı yaptık ne güzel de, arkası da gelsin. Buraları görmeye gelenler "Bu ne lan bu böyle!" demesinler.

TELEVİZYON PROĞRAMIDA ÇEKİLMİŞTİ.

Çekilen bir televizyon programından sonra daha bir önem kazandı Taşkale Kasabası... Önceden Yeşildere de Taşkale de bir belde iken köy oldular sonra... Şimdi Taşkale Köyü, Yeşildere Köyü diyeceğiz artık...

Geçenlerde bir misafirimiz geldi ve Taşkale'yi görmek istedi. Gittik... İnanılmaz üzüldüm. Köyde kimse yok... İki yaşlı amca bir kütüğün üstüne oturmuşlar, bir ebe sırtında çuvalla gidiyor, bir kadın da evinin eşiğinde ottan gözleme atıyor. "Satıyon mu?" diye soruyor gelenlerden biri "hayır, çobanlara yapıyorum" diyor kadın... Ama yesin diye de bir gözleme veriyor eline çobanın istihkakından. Bu kadar da gönlü bol...

Elazığ ve Kars'tan gelmiş iki araba vardı tarihi tahıl ambarlarının önünde... Biri iki fotoğraf çektiler, hatta birini de çekmem için rica ettiler. Kadının karnına eşi ile birlikte ikisi birden ellerini tuttular, ben de çektim arkalarında hiç de güzel yapılmamış, eskimiş Atatürk resmini de kadraja alarak. Anladım ki kız hamile, bu da ilk çocukları olacak... Allah sağlık versin. Çocuk dedi ki; "Abi düğünümüzde bile böyle güzel fotoğraf çekinmediydik" Gülüştük...

Elazığ'dan gelen hanımlardan biri hemşireymiş, sağlık sisteminden konuştuk biraz... Sonra sordu;

−"Neden burada kimse yok?"

−"Hafta içi olduğundan, bir de artık köylerde pek genç kalmadı ondan..." dedim. Kem küm, gık mık yani...

− "Görevli filan da mı yok?"

− "Yok sanırım..." dedim... Şaşırdılar.

− "Ya bi çay içecek kahvehanesi filan var mı?" 

−  "Sanmıyorum"

− "İncesu Mağarası varmış nasıl gideriz?, Bir levha filan yok mu?"

− "Biz de gidecez, bizi takip edin" dedim.

TOZ TOPRAK İÇİNDE

Mağaraya kadar 17 km. kadar uzaklıkta. İki arabanın zor geçtiği köy yollarından, köyün içinden sürekli mermer yüklü kocaman kocaman TIR'lar geçiyor. Toz toprak her yer... Yolları söylememe gerek yok... Mağaraya kadar delik deşik olmuş. Asfalt desem değil, benzeri bir şeyden yapılma sanki.

Mağaraya vardık, in, cin top oynuyor...

Girişi belli değil, çıkışı belli değil. Hiç de tarihi bir alana yakışmayan demirden bir kapı yapılmış. Küflenmiş... Mermer veya travertenden yapılmış yürüme yolu kırılmış. Bakımsız olduğu belli...

Burada da bir görevli filan yok. Mağaranın kapısı açık. Girecez de lambası yanmıyor.

Ne deyim?

Hani buraya kadar gelmişiz berbat yollardan, bir de adamlar Kars'tan, Elazığ'dan gelmişler. Hani biz neyse de misafirler geri mi dönsünler!

Baktım bir elektrik panosu var yan tarafta. Birini ters yöne kaldırdım, olmadı. Diğerini kaldırdım lambalar yandı mağarada...

BOYNU BÜKÜK MAGARA

Başka mağaralar da gördüm, burası hepsinden çok daha güzel. Mağara uzun... Tabelada 2 milyon yıl önceden oluşmaya başladığı yazıyor. 1 km. kadar bir yeri gelenler için demir saçtan yürüme yolu yapılmış, güzel de bir iki yerde basamak vardı, karanlıkta görmüyorsunuz, neredeyse düşüyordum.

Işıklandırma yapılsa, anca bu kadar acemice ve kötü yapılabilir. Ancak bir çırak yapabilir bu ışıklandırmayı. Böylesi bir doğa harikasına hiç profesyonel eli değmeden yapılmış bir berbat ışıklandırma, hemen anlıyorsunuz... Yüzüne yüzüne vuruyor. Halbuki ışık göze çarpmaz, mağaranın duvarlarına doğru verilir. Başka yerlerde hep böyle gördüm.

Bir de kırık bir borunun içinden bir kablo geçiyordu, ıslak zemin üzerinde...

Var ya o 2 milyon yılda oluşmuş sarkıt ve dikitlerin kiminin uçları koparılmış, kiminin üzerine yazı yazmışlar... Mağaranın duvarlarına sordum, gelenler koparmışlar. Hem koparıp hem de "Aman canım bunda da bir şey yokmuş, taş işte..." demişler bide...

Durdum alkışladım. Ağzım alabildiğince küfür ettim. Küfür etmesini beceremem, ders alıyorum artık...

YAZIK, YAZIK, YAZIK...

Dönüşte Manazan Mağaralarına çıktık.

Önceden bir kaç şey yapılmış. Rüzgardan eğilmiş kamelyalar filan. Mağaralar çıkmak için ahşaptan merdiven. Yapıldığı ile kalmış, sonra el sürülmemiş. Her yer pislik içinde, bira kutuları gördüm. İncesu Mağarasında da vardı aynı pis görüntü...

SÖZÜN ÖZÜ...

Eksik sıralamak, eleştirmek kolay. Karaman'ı tanıtmak için burada çok güzel bir yemek programı yapıldı. Türkiye'de duymayan kalmadı Karaman'ın adını. Mükemmel oldu hakkaten... Kim ne derse desin, herkes yapılan güzel şeyi alkışlıyor. Karaman Belediyesini de, emeği geçenleri de kutluyorum

Ancak arkasını getirelim. Burası turist almaya başlamış. Ve daha da artarak devam edecek. Ettirilebilir...

Çok zor değil yapılacaklar. Bir iki dokunuş, bir kaç kuruş...

Valilik mi yapar, Kültür Müdürlüğü mü, Köy hizmetleri mi, yahut bir proje kapsamında mı yapılır bilmiyorum ama devlet her şeyi kâr getirsin diyerek yapmaz. Devlet memurlarının hepsi para-mal üretmez, hizmet de üretir. Kimi üretir, kimi tüketir. Koyun bir kaç görevli, rehber... Çay-çorba içecek, gözleme yenecek bir iki çadır kuruverin bir süreliğine... Ne var!

Karaman'ın sanayici iş adamları zekatlarından, fitrelerinden bir kaç kuruşu ayırıversinler buraya ne var!

O kadar yol yapılıyor, yolunu yapıverin ne var!

Dışa karşı yüzümüz olsun!

Göbeklitepe'ye 2019'da 410 bin turist gelmiş. Buraya niye gelmesin?

YAZIK OLMUŞ

Yeşildere ve Taşkale önceden Belediyelik yerlerdi. Sonra nüfusları iki binin altına düşünce köy oldular. Birleşip köy olmayabilirlerdi.

Belediye olsalardı devletten her yaşayan kişi başına bilmem kaç TL para alacaklardı.

Bu paralar buralar için harcanacaktı. Şimdi nereye gidiyor paralar, buraların paralarını kim harcıyor, nereye harcıyor bilmiyorum. Ama yazık olmuş Taşkale ve Yeşildere'ye...

 

habermerkezi/Mustafakutun




Bu haber 279 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÜLTÜR-SANAT Haberleri

ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
YAZARLAR
GAZETEMİZ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI