Kumbul konuşmasına devam ederek şunları dile getirdi. .Bugün İbradı’ya ve başta Muammer Aksoy olmak üzere İbradı’nın yetiştirdiği düşünce ve devlet adamlarına baktığımızda Muammer Aksoy’un uğruna canını verdiği Cumhuriyetimizin, devrimlerimizin, 6 ok ilkemizin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha görüyoruz. Bu bakış açısı, Muammer Aksoy ve bu uğurda kaybettiğimiz bütün aydınlarımızı gözümüzde daha da yüceltiyor, onların yolunda gitme inanç ve kararlılığımızı pekiştiriyor.

Ülkemizin içinde bulunduğu karanlık günlerinin ayak izlerini, Muammer Aksoy ve diğer aydınlarımızın cinayetlerinde buluyoruz. Hatırlayalım! 
Turan Dursun, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy, Uğur Mumcu. Hepsinin ortak noktası, ülkemizdeki gericilikle, çağdışılıkla, ağalıkla, şeyhlikle mücadele eden yaşamlarıydı, düşünceleriydi, kalmeleriydi. O karanlık eller çok iyi biliyorlardı ki, bu isimler susturulmadıkça kendi istedikleri sistemi yaşama geçiremezlerdi. Bir yandan aydınlarımızı susturdular, bir yandan gerici tarikatları devlete yerleştirdiler. Bugün yaşadığımız FETÖ ve vakıf, dernek adında örgütlenmiş diğer tarikatlar işte böyle kanlı bir tarihin gayrımeşru çocuklarıdır. Ve ne yazık ki iktidar da, bu kanlı tarihin bir uzantısı olarak 17 yıldır iktidardadır.

24 Ocak’ta Uğur Mumcu anmasında da belirtmiştik. Muammer Aksoy cinayeti aslında 24 Ocak 1980’de planlandı. Serbest piyasa ekonomisi denilen yapılanma, kendisine yol arkadaşı olarak siyasal İslam’ı seçmişti. Çünkü siyasal İslam, bugün de olduğu gibi, emperyalizm ile kolkola yürüyordu ve emperyalizmin Türkiye’de buna ihtiyacı vardı. Laik, devletçi, halkçı, devrimci bir Türkiye’de emperyalizmin yaşama şansı yoktu. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli bağımsızlık üzerine kurulmuştu. Bunun değişmesi, Türkiye’nin laikliği gevşetmesi, devletçiliği terk etmesi, halkçılığı lafa kaldırması, devrimciliği de romantik bir masala dönüştürmesi gerekiyordu.
İşte, başta Muammer Aksoy olmak üzere 1990’lardaki bütün aydın cinayetleri bunun için işlendi ve Türkiye istenilen kıvama getirilmeye çalışıldı. Amaç, emperyalizme, Büyük Ortadoğu Projesine eklemlenmiş bir Türkiye yaratmaktı.
Fakat hesap edemedikleri bir gerçek vardı. Bu ulus, Kurtuluş Savaşı’nı vermiş, bağımsızlığını, devletini kanı pahasına kurmuştu. Nitekim, bugün gelinen noktada, Muammer Aksoy'lara layık olmak için ulusumuz yeniden ayağa kalkmaktadır. Yeniden bağımsız, başı dik Türkiye’yi yaratmak için harekete geçmektedir. Buradan, İbradı’dan, Muammer Aksoy’u var eden topraklardan tüm Türkiye’ye sesleniyoruz. Mustafa Kemal’den devraldığımız laik, tam bağımsız ve devrimci Türkiye Cumhuriyeti, yeniden kurulacaktır.
Uğur Mumcu’nun ölüm yıldönümü olan 24 Ocak ile Muammer Aksoy’un ölüm yıldönümü olan 31 Ocak tarihleri arası “Adalet ve Demokrasi Haftası” olarak anılmaktadır. Her yıl “Adalet ve Demokrasi Haftası” için bir tema belirlenmektedir. Bu yılki temamız, “İsterler ki Susalım”. Onlar susmadılar, onlar sinmediler, onlar korkmadılar, onlar keskin kalemlerini kullanmaktan hiç çekinmediler. Onlar doğrunun üstüne üstüne gittiler. Onlar devrimciydiler, onları faili meçhullerle katlettiler. Onların takipçileri olan bizler, onların düşüncelerinin arkasından sonuna kadar gideceğiz. Biz de korkmayacağız, biz de yılmayacağız, biz de sinmeyeceğiz, mücadeleye devam edeceğiz.
Bu ülkede Atatürk Cumhuriyeti ilelebet payidar kalmaya devam edecektir.
Sözlerime devrimci ozanımız Nazım Hikmet’in dizeleri ile, Muammer Aksoy’u anarak son vermek istiyorum.
Ölenler
        döğüşerek öldüler;
                              güneşe gömüldüler.
Vaktimiz yok onların matemini tutmaya!
 
          Akın var
                     güneşe akın!
                          Güneşi zaptedeceğiz
                                      güneşin zaptı yakın!
 
Ahmet Kumbul
CHP Antalya İl Başkanı